Yönetmen: Joseph L. Mankiewicz
Senaryo: Joseph L. Mankiewicz
Oyuncular: Bette Davis, Marilyn Monroe, Anne Baxter, Gary Merrill
Vizyon Tarihi: 1951
Bugüne kadar 10 Kez Oscar Ödülüne aday gösterilmiş sadece üç aktris var: Katherine Hepburn ve Merly Streep ile beraber; BETTE DAVİS. Orjinal ismi "Academy Award of Merit" olan Oscar Ödüllerine bile Oscar isminin verilişinin Bette Davis ile başladığıyla ilgili bir söylenti var günümüzde. Bu söylentiye göre Bette Davis, Akademi Ödülü olan heykelciği alırken heykelciği ilk kocası Harmon Oscar Nelson'a benzetmiş ve o günden sonra Akademi Ödülleri, Oscar Ödülleri ismiyle verilmeye başlanmış.
Bette Davis'li All About Eve ise 23.Oscar Ödüllerinde 14 dalda ödüle aday gösterilmiş ve bunların 6'sında Oscar kazanmış bir yapım. Ayrıca 4 kadın oyuncusunun birden Oscar'a aday gösterildiği, oyunculukları sıkılmadan izlenecek başarıda bir film All About Eve. Siyah beyaz çekimleri olan, günümüz filmlerinin filmin önüne geçen kurtarıcı soundtracklerine sahip olmayan, ama buna rağmen günümüz filmlerini hala ezip geçebilecek güçte olan bir film. Şüphesiz bunda oyunculukların etkisi çok büyük. Bette Davis'i izlemek anlatması zor bir keyif.
All About Eve filmine ve başrol oyuncusu Bette Davis'e olan hayranlık günümüzde ünlü yönetmenlerde bile bulunuyor. Şimdilerde sinemasına bizlerin hayranlık duyduğu Pedro Almodovar'ın, Romy Schneider ile Bette Davis'e armağan ettiği filmi Todo Sobre Mi Madre'yi izlerseniz All About Eve sahneleriyle başlayan bir açılışla (aşağıdaki videoda bulunan sahne) ve başrol oyuncusu Huma'nın Bette Davis göndermesiyle karşılacaksınız: "Sigara içmeye Bette Davis'e benzemek için başladım. 18 yaşımda baca gibi tüttürüyordum..."
All About Eve'nin spoilerlı içeriğini anlatmaya geçmeden önce, bu filmin repliklerine kadar tiyatro içeren bir film olduğunu söylemek istiyorum. Tiyatroya ve sinemaya ilgisi olan herkesin izlemesi gereken bir film. Biraz da Bette Davis'in film dışında gerçek hayatında bir yorumunda dediği gibi:
Sahnedeki oyunculuğun sahnede kalmadığını, samimiyetsizliği, hırsı izleyeceğiniz bir film. Biraz da komedi. Güldürebilecek replikler de oldukça mevcut filmde.
SPOİLER İÇEREN İNCELEME:
Sigara içişi ve alaycı tebessümüyle aklınıza kazınacak bir karakter. Huysuz, ama bu huysuzluğunun sebebi; gerçekçiliği. Kendini oyunculuğa, kariyerine çok kaptırmışken kadınlığını ihmal ettiğini düşünen bir aktris. Öyle ki kariyeri, sevdiği adam ve kadınlığı ilişkisinde şu sözleri söylüyor:
" Bir kadının kariyeri tuhaf. Daha hızlı gitmek için yolda bıraktığın şeyler. Tekrar kadın olmaya dönüce yine onlara muhtaç olacağını unutuyorsun. Bu bütün dişiler için ortak bir kariyer, beğensek de beğenmesek de. Kadın Olmak. Er ya da geç, o işte çalışmalıyız. Kaç başka kariyerimiz olsa da ve olmasını istesek de. Ve son analizde; yemekten önce veya yatakta dönünce bakıp onu göremedikten sonra hiçbir şeyin önemi yok. O olmadan kadın değilsin. Bir defter dolusu gazete küpürüsün, ama kadın değilsin. Perde yavaşça kapanır. Son."
Yakın arkadaşı Karen bir gün Margo'nun yanına kulise doğru giderken, Margo'nun tüm filmlerini ayakta izlediğini söyleyen Eve adında bir kızla tanışıyor. Onun bu hayranlığını görmezden gelemiyor ve Margo'yla tanıştırmak için kulise götürüyor. Eve kulis kapısının dışında beklerken içeride geçen diyaloglarda Joseph L. Mankiewicz tarafından yazılan Bette Davis'in replikleri yine oldukça etkileyici. İmza almak için toplanan hayranlara yaptığı benzetmeleriyle Margo Channing karakterini nasıl da özgün kılıyor:
"İmza delileri. İnsan değil bunlar. Sırtlanlar gibi grup olarak dolaşan hayvanlar. Onlar kimsenin hayranı değil. Islahevlik insanlar. Onlar kimsenin seyircisi değil. Ne bir oyun, ne de bir film görürler. İçerde yeteri kadar kalmazlar."
Margo aynı zamanda güldürebilen sempatik de bir karakter. Filmin ortalarına kadar yer alan, ama daha sonra gözükmeyen yardımcısı da en az kendisi kadar sempatik. Eve, kulisten içeriye girdiğinde ve Margo'yla tanıştığında Margo'nun "Bu da sevgili dostum ve yardımcım Bayan Birdie Coonan." demesi üzerine yardımcısı "Ah tanrım! Böyle olduğu zaman bir anda Hamlet'in annesini oynamaya başlar" diyor Margo için, bunun üzerine güldürüyor ve düşündürüyor; bir insan başarılı bir oyuncuysa rolü sahnede bırakır mı ki? Yoksa gerçek hayatına da uygular mı? Zaten film tamamen bunu gösteriyor bize. Başta Margo'nun hayranıymış rolü yaparak içlerine sızan Eve, Margo'yu adım adım izliyor, hayatının rolünü Margo ve Margo'nun arkadaşlarına yaparak tüm sinsiliğiyle sahnelere geçiyor, Margo'nun döneminin bitişini hızlandırıyor ve Eve dönemini başlatıyor. Eve rolündeki Anne Baxter'ın oyunculuğu da o kadar başarılı ki Eve rolüyle bütünleşmiş sanki, bu filmden sonra bir daha sevilebilmiş mi insan merak ediyor...
![]() |
Eve rolünde Anne Baxter |
Genç, güzel ve zeki bir kadının erkekleri kandırabileceğini, ama bir kadını kandırmasının mümkün olmadığını görüyoruz filmde. Margo, kendisinin çıkışlarını anlamayan, eve hakkındaki bu çıkışlarına "paranoya" diyen ve Eve'i masum bir çocuk olarak gören sevgilisi Bill'e; " Kadın olmadığın çok açık. Ama ben bir kadınım" diyerek bu durumu özetliyor: Kadınlarda erkeklerden farklı bir durum vardır: Kadınsal Hisler. Bir kadın başka bir kadının samimiyetsizliğini hissedebilirken; bir erkek, bir kadının sahte samimiyetine kolaylıkla kanabilir. Bir kadının timsah gözyaşları ancak bir erkeği kandırabilir... All About Eve buna güzel bir örnek.
Marilyn Monroe'un ise filmde çok ufak birkaç diyalogdan ibaret rolü var. Sanat için değil şöhret için oyunculuk seçmelerine katılan, zengin bir erkeğin yanında taşıdığı saf kadın rolünde.
Filmin sonu ise bağlanabilecek en güzel şekilde bağlanmış, Eve'in de yanına gelen hayranıyla ve hırsını belli edişiyle, aynı şeylerin Eve'in de başına geleceğini anlıyoruz. Karma etkisini haklı çıkaran bir final.
Bizi sanata sürükleyen sanatçılar... Bir Eve hikayesinden çok Margo hikayesi bu.
Son olarak Margo Channing'in dediği gibi:
Eve evil, little miss evil.
Sinemanın en şeytan karakterinin hikayesi; All About Eve...
imdb puanı: 8,4
FRAGMAN:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder